29 Oca 2013

ICG: PYD’yi kabul edin

Uluslararası Kriz Grubu (ICG), Batı Kürdistan ile ilgili yayımladığı raporda, PYD’nin kitlesel ve silahlı gücünün kabul edilmesi istenerek, hem Kürdistan Hükümeti hem de Türk Hükümeti’ne bu gerçeğe uygun hareket etmeleri çağrısı yapıldı.

Uluslararası Kriz Grubu (ICG), uzun süre görmezden geldiği Kürt sorunuyla ilgili 4 ay içinde üçüncü raporunu hazırladı. Eylül ve Aralık aylarında yayımladığı raporlarla AKP’ye akıl veren ICG, dün ise Batı Kürdistan raporunu medyaya sundu. ‘Suriye Kürtleri: Mücadele İçinde Mücadele’ başlığını taşıyan 57 sayfalık raporda ulusal birliğin önemine vurgu yapılıyor.
Ortak hareket vurgusu

Batı Kürdistan’da çok sayıda örgüt ve grup bulunmasına rağmen iki temel çizginin hakim olduğu belirtilen raporda, bunların PYD ile PDK’nin etkisindeki güçlerin toplamı olduğu kaydediliyor. İç bölünmeleri ve Suriye içinde silahlı bir güce sahip olmayışı nedeniyle Konsey’in PYD’ye karşı alternatif potansiyeli düşük bulunuyor. Ancak Suriye genelindeki çatışmaların Batı Kürdistan’da yarattığı güvenlik ve siyaset boşluğunun, bu iki eğilim arasındaki çelişkileri yoğunlaştırdığı tespiti yapılıyor.
Uluslararası desteğe sahip olsa da zayıf halk tabanlı Konsey içinde de çelişkilerin giderek arttığı belirtilen raporda, dış desteği olmayan PYD’nin ise meşruiyetini güçlü bir halk zemininden aldığı ifade ediliyor. Bu husustan yola çıkarak ICG, iki tarafın ortak hareket ederek kazanç sağlayabileceğini dile getiriyor.



‘Ankara-Erbil ayrışacak’ tespiti

Batı Kürdistan’daki sürecin, “iki temel Kürt milliyetçilik modeli” arasındaki çelişkileri de gözler önüne serdiği belirtiliyor. Söz konusu iki paradigmanın sahiplerinin PKK ile PDK olduğu kaydedilirken, iki gücün Türk devleti ile mevcut ilişkilerindeki farka vurgu yapılıyor.
Raporda Türkiye’ye de ayrıca yer veriliyor. Türkiye’nin doğrudan PYD’ye karşı hareket etmediği belirtilirken, “PYD’yi zaptetmek için Barzani’ye temel bir rol vermiş olsa da, bu girişimi sürmeyebilir. Erbil ile Ankara’nın çıkarları zamanla ayrışabilir” deniliyor ve şu tavsiyeler yapılıyor: “Suriye’deki Kürtler, bu geniş bölgesel savaşta karmaşalardan uzak durmak ve daha kapsamlı özerklik arayışlarında boyunlarını aşmamak için ellerinden geleni yapmalı. Mevcut durumda onların kaderi Suriye içinde kalmaktır ve bu nedenle gelecek düzendeki rollerini Suriyelilerle müzakere edip, bu şekilde uzun vadede temel haklarını güvence altına almayı sağlamalılar.”
ICG’nin raporunda PYD, YPG’ye, Kürt Ulusal Konseyi’ne, Kürt Yüksek Konseyi’ne, bağımsız gençlik gruplarına, PDK’li silahlı güçlere, Kürt Hükümeti’ne, Türk Hükümeti’ne ve Suriyeli muhaliflere dönük tavsiyelere de yer veriliyor.

Kürt Ulusal Konseyi’ne ve bağımsız gençlik gruplarına:

- Siyasi ve idari çalışmaları koordineli yürütmek, güvenlik ve hizmet için ortak strateji geliştirmek
- Suriye toplumu ile ilişkileri güçlendirmek, onlara dönük insani ve sivil hizmetler sunmak, bunu yaparken rejim ile çatışmalardan kaçınmak
- Ayrı bir devletten duyulan korkuları besleyecek eylemlerden uzak durmak.

Kürt Yüksek Konseyi’ne:

- Kürtlerin geleceği ile ilgili net, ortak bir pozisyonu formüle etmek, bu temelde gelecekte Suriyeli muhataplarla müzakere etmek.

PYD ve YPG’ye:
- Düşük yoğunluklu askeri profili korumak, iç meselelerle rollerini kısıtlamak, Konsey ve bağımsız gençlik grupları ile koordinasyon ve işbiriliği içinde hareket etmek
- Kontrolleri altındaki bölgelerde her türlü şiddet ve tehditten kaçınmak
-  Türk askeri müdahaleyi kışkırtabilecek provokatif eylemlerden uzak durmak.

PDK’nin eğittiği silahlı güçlere:

-  Suriye topraklarına sadece, PYD ile yapılacak ve hareket alanlarını belirleyen ve güçlerin birbirinden ayırt edilebilmesini sağlayacak şefaf bir sistemi de içeren bir anlaşma temelinde girilmesi.

Silahlı güçler dahil Suriyeli muhalefete:

-  Kürtlere saygı temelinde yurttaşların eşit haklara sahip olacak bir demokratik siyasi sistemin oluşturulması için Kürt Yüksek Konseyi ile müzakerelerde yer alınması ya da böylesi müzakerelerin desteklenmesi
- Kürtlere eşit hakların alenen desteklenmesi
- Kürt silahlı güçlerin bulunduğu bölgelere girilmesi durumunda Yüksek Kürt Konseyi ile koordineli hareket edilmesi.

Türk Hükümeti’ne:

- Suriye’deki Kürt bölgelerinde doğrudan müdahaleden uzak durulması, Türkiye’deki Kürt sorununun barışçı çözümü için çabaların arttırılması
-  PYD ile görüşmeler üzerinde düşünülmesi, iletişim ve koordinasyon için Yüksek Kürt Konseyi üzerinden bir mekanizma oluşturulabilir
l Suriye muhalefetinin, Kürt muhalif gruplarına bütün yurttaşların eşit haklara sahip olduğu bir demokratik siyasal sistem vizyonu temelinde yaklaşması için cesaretlendirilmesi.

Kürdistan Hükümeti’ne:

- Kürt gruplarını birbirine karşı kışkırtmaktan uzak durulması, bunun yerine birliği güçlendirecek bir siyasetin izlenmesi, Kürt Yüksek Konseyi’nin temsiliyet ve meşruiyetinin desteklenmesi
- Özellikle Kürt Ulusal Konseyi ve PYD’nin ortak çalışma, Kürt bölgelerine barış ve istikrarın getirilmesi için bağımsız gençlik grupları ile uyum içinde çalışmaları için cesaretlendirilmesi.

ICG kimdir, nedir?

Uluslararası Kriz Grubu (ICG), 1995’te ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi de olan Carnegie Uluslararası Barış Vakfı eski başkanı Morton Abramowitz öncülüğünde kuruldu. Bir think tank kuruluşu olan ICG’nin danışman kurulu eski bakan ve diplomatlardan oluşuyor. ICG, dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan veya çıkması olası çatışmalara ilişkin, dışişleri bakanlıkları ve uluslararası kuruluşlarca değerlendirilen raporlar hazırlıyor. 9 bölge temsilciliği olan kuruluş, 50 ülkeden 135 elemana sahip. Yıllık 15 milyon doları aşan bir bütçeye sahip olan ICG, finansmanının yarısından fazlasını Batı hükümetleri, Türkiye ve Avrupa Komisyonu’ndan sağlıyor. Kürt sorunu ile ilgili ilk raporunu 2011’de hazırlayan ICG, geçen sene peşpeşe iki yeni rapor sundu.



http://www.yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nuce&id=17027

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder